uykuu

deneme 1 -2 3

ayaklarımı uzatmış
kaçıncı sigaram bilmiyorum- ne kadar çok sigara içtiğimi kültablasına bakıca fark ettim.


uyumayan bir adam.

uykulu ortalıkta dolaşıyor- yatağı boş görünüyor- herşey bıraktığı gibi- uzun zamandır o yatakta uyumadı ve yatağını bozmadı.

uykulu - ortalıkta dolaşıyor- genelde odasına bişe almak için giriyor ve alıp çıkıyor.

yatağına bakıyor. yatağı dağınık o günden sonra hiç yatağınd ayatamadı yada toplamadı- nasıl bırakılmışsa oyle duruyor yatak ve oda.

zamanla gittkçe dağıldığını görüyor.
yediği herşey ortalıkta- çöp ağzına kadar dolu- artık tenüzül etmiyor- bişleri toplamaya- kirlendikçe başka bir yere oturuyor.

ama odasına girmiyor.

için içini yiyor acaba kokusunu duyarsa o yatakta - ne olcağındna korkuyor- dayanamyacağından korkuyor- o kadar çok istiyor ki - uyumak o yatakta. şuanda ateşi çıkmış -hasta ve halsis tek koltuğunda otuyor.

boyle kendini uyuşturmasının iyi olduğunu düşünüyor.

yaptıklaırnı düşünüyor- olayları büyüttüğünü biliyor- biraz rahatlaması gerekiyor.

uyumuyacak- bayılması gerkiyor uyuması için.

uççç

balkonda otuyorum- kulaklarımda tori amos- sanki bir kuguyu andırıyor. yanında bjork- işte şimdi güzel bi ikili oldular.

bir kargaşaya bakıyorum. bir kargaşanaın yanında huzur buluyorum.

yazmak istiyorum. ne olacagını bilemden yazmak- geçmiş dğeil derdim ya gelecek hiç değil. midemde kahvenin sesini duyuyorum. şimdi bir kahve zamanı derken. acı duyumsadıgım şey- sanırım kahveden değil bua cı- acı acııı-

acıtmayana kadar derine mi saplamalıyım yada bayılana kadara. başımı döndürüyoru. bu acıı- lanet olsun herşey güzelken herşey iyiyiken herşeyy herşeyy uçmaya hazırlanırken. ayakalrının yerden kesildiğini düşünün. artık hafifsiniz. hiç bişe sizi bu durumdan alı koyamaz. deprem olsa yada sel olsa- yada evin yıkılsa- yadane bilim.

sanki saydamsın ve bu felaketler içinde geçebilir- i şte o an- ona bağlı bir yaşam- bağımsız bir yaşam onunla

bir yaşam. :)) gülümseyen gözlerle bir yaşam - ayakların yerden kesiliyor.r
artık kanatlarını çırpabaliyosun. küçük kanataların cesaret buluyor. yükseliyorsun. dengede duramayıp takla

atıyosun ama havadasın sonuçta- ayakların değmiyor- birden boom . ne oldu- farkında diiilsin-uzaktasın - yoksun - o yok. o farklı - tanıyormuydun onu. tanışmış mıydınız. yada sen yaşamışmıydın boyle bişee- gerçekliğini yitiriyor.

sadece uzaktan bir ses duyuyorsun- o mu acaba- o kim - kim oo... birden yerde buluyorsun kendini - yerde. .


uzaktan sesi dinliyosun- aramaman gerektiğini söyleyen sözleri duyuyorsun- yazıları okuyorsun. yazılanalara bakıyorsun. kısaca herşeye baka kalıyorsun. dünya hızlıca etrafında dönüyor- yada sen daha dönmeden o iki tur daha atıyor yada atmış ve bir şey olmuş ve kaçırmışssın-- koşmaya başlıyorsun dünyanın terine doğru -zaman mı

derdin- geri gelmiyor- o yok- o var- oysa orda orda. ama seni tanımıyor. şaşırıyorsun- yanlışlıkla başka yazılar okuyorsun- geçenlerden kalma yazılar.yine şaşırıyorsun. şaşkınlık etrafını sarıyor- ne yapcagını bilmiyorsun . ne olacak* zamanı durduramıyorsun. herşey i durdurmak istiyorsun. ...

ucurtma

tarifi imkansız yaşamalar içerisindeyim - herşeyin sınırın kaybolması ve bi rahtalamanın ortasındayım.

iy mi oldu kötü oldu biliznemez- bir bilenmizlğinde ortasındayım.



belki bir uçurumun kenarındayım. belki ipi kopmuş uçartmasını takip eden bir çocugum. nereye düşeceğini bilemden gökyüzünü izleyen ve zaman zaman koşan - zaman zaman duran bir çocugum.

daha öncede olmuştu - koşmuş ve bulmuştum o uçurtmayı - ve saklamıştım. küçük denemeler yapmış - ve havalanamsını beklemiştim.. Havalanmıştı.


işte şimdi şaunda o uçurtma benim. kopmuş ve gökyüzünde havalanan bir uçurtma - düşemek istediğim yere bakıyorum. bir bağlantım kalmadı yeryzüyle- beni tutanda bir şey yok. zamanım var düşmek için. zamanım var çakılmak için. bir rahatlamanın ortasındayım.

ohhhhh

rahatlama

- nasıl içimde yayılıyor- okadar rahattki daha fazla rahatlarsam ericekmiim gibi geliyor- bir lastik gibi

- yayılıyorum. pek konuşmuyorum. ara sıra ohh sesleri çıkarıyorum. sakin görünüyorum olabalicek en sakin görüntü içerisinde oturuyorum.

birazdan dışarı çıkacağım.
aramak ve görüşmek için ve
dans etmek için.

Hata

Bugün,

yaptıklarımı ve yapacakalrımı düşündüğümde - hatanın üstiüne hata bindirmek - taş üsütne taş koymaktan başka bişe yapmadım.- kararım hiç bişe yapmamak- orda - ortada durmak- kendimle de ilgili bir şey yapmamak- biraz askıya almak- her yanlışı düzeltmek için atılan bir adım başka bir yanlışa götürmesinden daha yanlış ne olablir.

bugun kaçıncı gün konuşmamızdan* henüz bilmiyorum. ne oldugu konusunda tam fikir sahibi değilim. beni seven birisi vardı diye hatırlıyorum- bana dokunan -dokunmakta olan bir sevgili hatırlıyorum- yatagıma yattıgımda bir kediyi kollarında tumuş pembeler içerisinde dolabımda duran- ve ışığın ona doğrultmuş haliyle bir meleği andıran ve geceleri rüyalarımda beni yanlız bırakmayan bir sevgili vardı.

hayal değildi sadece rüyalarıma değil - yatağıma da geldiği oluyordu.
bir hatayla son bulan bir sevgili. belki birikmesinden bazı şeylerin bir nokta.


kendimi düsünüyorum istenmeyen beni- neden istenmesi gerektiğine karar veremiyorum.

neden mahiri ister ki bir insan diye düşünüyorum. düşünüp düşünüp bulamıyorum. bende bu boş adamı tanıyana kadar geçen süreye veriyorum bu geçen 3 ayı-

3 ay sonra yeni tanıyabildi. yazar burda gülümser. tanıyana aşk olsun der.

tanıdığı için mi aşık olmaz insan yada tanıyınca mı aşık olur. sanırım bende aşk ters işliyor.

şuanki durumuna bakacaak olursak- hali komik mahirin- hayatında iyileştirme için en ufuk bir adım atamıyor- yada evinde- yada dünyasında- kimseyle görüşmmemek de cabası.


bir iki arkadaşı var- görüştüğü birisinin evine gider- biriside onun evine gelir- bu ortamda kimse mutlu değildir- herkesin sorunu gibi- mahir sorunuyla onların sorunu bir yumak olur.

bu yumağı yakararak* kendini küllerden yeniden yaratama arzusuyla mahir devamlı saldırır. taki dün yatagına yatıp bu saldırıların şiddetinin sarsıntı boyunda artmasıyla - kalbi hızlanır- artık iki tarafıda kontrol edememektedir-

izlemenin ve bişe yapmamanın daha iyi olacağına karar veririr. ve rahatlar. yatağında o fotoğrafı görüp üzülür ve gülümser.

???

acı

-yada acıklı bir hayatım olmadı- benimde çektiğim yoksunluklar vardı. Ama acıklı bir hikayem olmadı- çektiğim en büyük acılar. aşk acılarıydı. Bu dünyada daha fazla acıtan başka bir şey olMadı. Üzüldüğüm çok şey olmuştur. Bazen insanlar için üzüldüm bazen dünya için- orta okulda yatgımda Ruslar için ağladım günlerce- gece yorganı üstüme çekip sessizce ağlıyordum. Bir rus kıza aşık olmuştum. ağlamam aşk acısı değildi.

Anlatmak isterim paylaşmak bi yerlere yazmak yada kazımak.
Giresuna gitmiştik babamla- babamın yanında kaçıncı gezimdi bilmiyorum – büyük insanlarla olmak güzel hisler uyandırıyordu bende büyümüş gibi hissediyordum. Genelde içiyorlardı ve devamlı bir şölen havası vardı- fakat bu yolculuğumuzda tek başınaydık-

Giresunda - rus pazarında dolaşıyorum babamdan ayrılmış.Babamı görüyorum uzaktan - okadar güzel şeyler varki - yeni şeyler, farklı şeyler öğreniyorum- pencereleri perdeli bir otobüs ve önünde sıraya girmiş kadınlar. İçlerinden birini seçip otobüse girebiliyorsun. Yanlarından geçiyorum.

Biraz uzaklaşıyorum ve bir kız görüyorum kısa siyah saçlı benle aynı boyda. Onu görüyorum – onu izliyorum- gri bir mont var üzerinde yada benim üzerimde.

Kız jilet satıyor- traş bıçağı – ve bana geliyor- görüyorum – ben sadece bakıyorum – ve bana ister misin diyor bozuk bir türkçeyle- yada sadece uzatıyor- sadece bana uzatışını ve kızın- sadece gelse ne yapardım diyişimi ahtırlıyorum- ve geliyor yanımda duruyor. Hayır diyorum- gülümsüyorum- hayır benimle ilgisi yok. Ve gidiyor. O kadar mutsuz görüyorum ki onu. Ve gidiyor- tekrar karşılaştığımda onu sevdiğimi söylemeliyim. Uzaklaşıyor- farklı sıralarda ve ben yerimde duruyorum. Bir uçak alıyoruz. Havada uçan bir şeyim olmamıştı o zamana kadar. Köpükten ve hayatımda gördüğüm en basit mekanizmayla bu kadar uzağa gidebilmesine şaşırıyorum- sadece bir tane alıyoruz. Hayranlıkla düşünüyorum. Ve kızı göremiyorum - bana gelişini- ve şuan Perşembe de dere kenarında bir evin 3. katında balkonda yorganı çekip ağlıyorum.

baktım uzun uzun.

baktım uzun uzun ufuklarına.

gördüm kii seni uzaklarda. orda beni bekleyen sen. gülümsüyorsun bana. sana doğru koşuyorum sana doğru süzülüyorum. önünde duruyorum tam duaklarının önünde. küçük bir öpüşünle durabiliyorum karşında.

doğum

tekrarlanan bir cümlenin ardından sessizce boynunu eğdi, cümle nasıl hissediyorsundu, yeni uyanmış olayları hatırlamaya çalışıyordu. beyni herşeyi yerine oturtamıyordu. dün gece evden çıktığını hatırlıyordu, ağlıyordu. umutsuzca doktorun yüzüne baktı.

- nerde yanlış yaptım oldu ağzından dökülen cümleler.

iyi hissediyordu , herşeye yeniden başlayabilecek güçte hissediyordu. mutluydu hastanede, sanki doğum bölümünde bir bebekti ve yaşama açtı. doktor bugün çıkabileceğini söylediği sırada nereye gideceği hakkında ne ufak bir fikri yoktu, o eve artık dönmeyecekti.