Günaydın. Saat 1553.

Uykuya dalıyorum.
Yeni kalkmadım ama yeni uyanıyorum yada düşsel bir yolda ilerliyorum. Küçük küçük ilerliyorum.

Sakin bir gün beni bekliyor. Altan alta kendime bir yol haritası çiziyorum ve önüme bazı amaçlar ekliyorum. Belirli tarihlerdeki belirli başarılar yolumda ilerlememi sağlayacak..

İsteklerimin olmasıyla, amaçlarımın olmasını hepsini tesadüfi olarak birleşmesini bekledim. Yanılmışım. Yansılamalar içerisinde süzülmüşüm. Havadayım. Bir endişe taşımıyorum yada taşımaya başladım bu sabah – uyanınca. bir rüyayı aynı gece kaç defa görebilir insan.

En son sıkıldım aynı rüyayı görmekten ve yatağımdan çıktım. Biraz ufladım ve biraz pufladım. Rüyamı anlatim. Bir çadırım var – bir uyku tulumum. Onu almam gerekiyor- sanki yarın tatile çıkacakmışım gibi ve ihtiyacım o kadar fazla ki – çadır olmasa hiçbir yere gidemicekmişim gibi geliyor tatile gitmemekte cabası- ama şimdi o çadırı almaya cesaretim yok. Geçmişimdeki şeylere dokunmaya niyetim yok. Sanki dokunursam ben kırılacakmışım gibi geliyor- dağılıyor- bir heyecan değil bir acının sızıntılarının vücuduna boşalması gibi. Yada sert bir vazoyum ve dağılacakmışım gibi geliyor. O zaman kendime gülmeye başlıcam. Parçalandığım zaman.

Aynı rüyayı görmekten sıkıldım. Bekliyorum uyanınca o çadır alacağım. Son kararım. Kapsında bir zil bulunuyor- kalemle çizdiğim. O zile basmak için sabırsızlanıyorum. Umarım içinden kimse çıkmaz , düşüp bayılırım sonra.

Bakın yazara ne kadar korku dolu saatler geçiriyor. biraz daha abartalım -yada açıklayalım - dışardan birisi yani siz yanında olduğunuzda hiçbir şeyin farkında olmuyorsunuz çünkü ortada gözle görülür bir şey yok. her şey iyi güzel ve güneşli bir günde ısınıyorsunuz. Dün yağmurda denize girmekten üşümüz vücudunuz yayılıyor tıpkı onun gibi. Ama o korkuyor – ödü patlıyor- biraz heyecanlı sanırım ilk defa başına böyle bir şey geliyor- ağlayacak hemen hayallere dalıyor- hep o anı düşünüyor. Her şeyi başardığı ve yolun başlangıcında buranın sonunda olduğu o kopma anını – ayrılma daha doğru bir kelime olur - el sallıyor ve gidiyor. O gidiyor ama içerdeki mahir diz çökmüş yerde ağlıyor. O zaman giden kim yada kim ortada kalan . yada yatağından çıkmayan kim? Hep aynı şey oluyor o ayrılıştan sonrası bulutlara karışıyor – yansımalar içerisinde süzülüyor .

0 Yorum: