Otostopçunun Galaksi Rehberi

Deneme – hahahhaa- deniyorum bak – çok eğlenceli..
Şuan bir metal şarkısı çalışıyor- ağır aksak ilerliyor ama heavy değil nedense.

Dam dam- odamdayım. Yanımda bir kedi ve soba açık- ikimiz varız. Ve oda tatlı bende-Cama vuran yağmur damlaları da sanki bir kabindeymişim gibi bir izlenim uyandırıyor.
Bir astarnotum gibi. Yada halk dilinde space man.. sonunda yanlız kalmayı başardım. Kapımı kilitledim. Ohh ne kadar rahatım. Oh ne kadar keyifli - ne kadar çok arayan ve ne kadar çok insan var bana gelmek isteyen. Çok komik – gülüyorum yada gülümsüyorum bu duruma- bir telefon çağrısı –bir konuşma:
mahir deyim. Sende gelsene diyen bir ses. Oysa tek başıma yatakta uzanıyorum ve müzik bile açık değil. Sıcak ışıgın verdiği sıcaklıkla ısınıyorum. Soba bile açık değil. Yataktayım. Ve düşünüyorum. Kitabımın son sayfalarını. Bitirmeye niyetli değilim ama heycanlıyım. Belki baştan okuyacağım. Belki arasıra sayfalarını gözden gezdireceğim. Ama kimseye vermeye niyetim yok. Otospoçunun galaksi rehberi- bölüm 6 yı vermekten pişmanım. Daha ne kadar çok kitap vereceğim. Bir cümle kitaptan; başka bir kitaptan. Adam elini beynine uzatıyor ve parmak uçlarına birşey gelmiyor yada kazıyor beynini bir kırıntı vermek için ama kalmamış. Başka bir kitaptan; hiç kitap okuduğu görülememiş ama okumuş gibi bütün kitapları kendi yazıyor.

Ahhh sonunda. Aahh oldu. Ve rahatladı. Ahh. O h h sesleri arasında bacak bacak üstüne uzanmış.Durum beter- hahah- better diyebiliriz.. karşık diil basit betterin beteri.
Öpüldün…. Sana tüm bu yazım.. beni merak ettiğin için teşekkürler...

Bilinç altım.

Sana yazıyorum bunları- gün ışığına çıkman dileğiyle..

Üsütmd e yaralar var.

Beni kaplamış. Sanmıyorum bu kadar derin bir şeyi hisetememe. Ama kimse zalim diildir uyuyan birisini çizmeye. Parmağım- k ol u m ellerim ve her iki elim.

Iki renk var- yda iki kalem koluma yazılan… nedirr…..

Gon. .. yazan ve bir imza var. burası çok komik. Neden imza vaar.. yada ne zaman atmış.. sanırım bilmem gerekir…

Ikisi farklı renkler oldugu için aynnı kişi olmadıgını düşünüyorum. Küçük ve anlamsız bir not. Telefon nurası once yazılmış-

Ya ellerimmm ve vücudumu kapyan bu yaralar…. .

Ne olduu bana… şuna sadece gülümsüyorum…

Gülümsememin analatılmaz bir bütünlüğü. . .. . .

Durup Düşünmeden -- -

Drink alcohol so much . .. . .

Yazın terasta oturmak - - dumuma bakıncaa- fena olmadığını anlıyorum..

Sadece bir çocuk gibi davranıyorum.

Bazenn… ama sıkıldım.. kendimle ilgili şeyleri abartıyorum yazını okuyorum. Bir yerlerden…

Abartıyorum.. keyfiliydi aslıandaaa… keyif sürüyorum… Aslında hayatı dolduruyoruz. Bir bira slagonu..

Hatırlarsam neyle dolduruduğumu - - - -- herşey daha güzel olacak. Ama dolu olduğunu biliiiiyorum.

Bu müzikle yolculuk yapmakkk. .. yaparken. O kolktukta oturmak- sanırım 3 gün orda otouracagım…

Insana güvenmek istiyor… neden boyle bir şartlanma var. insanı öldürmek istiyorum. Aynı şey mi acaba. Ölüdürürüsem. Kendimi güvende hissedeceğim…

Nasıl olacak bilinmezz…

Durup düşünmeden. Sadece kendimi böyle hissetmekte komik. Diğer insanlar ne yapıyor…


Koimk diilmii—herkesi straight (katı- duygusuz- duygusal değişimlerden yoksun) yapmanın ne anlamı var.
Bügun bir arkdaşım bangledeşe giditor… Ona öpücüklerrrr-- - - - - - - - ---

bazen düşünüyorum oan an ve an ve an ve ben..

Keddimi bir zamanlar hüküm - hükümlü – hükümdar gibi yaşamış gibi hissediyorum………..

Şimdid- hapisahane kaçkını - - - bir kaçık-

Bir kaçık - - -

Kaçmayla iligli planlarını tamamlamış bir insan. Birden kendini bahçede oturuyorken bulur. Hava güneşlidir. Güneş onu ısıtır. O ise yere kıvranmış bir halde yere uzanaır.

Uzanmak
Iistsediği için uzanır.
Ne yapmak gerketiği hakkkında bir genelleme ozamanlar yaayınlanmamaıştır.

Sakince masasında otoururuururuurrr..

Ne olacaktır. Ne bitecektir. Ne yapmak gerekir… bir bilgisi yoktur bunları yazarken.

küçük bir gelecek anısı yaşadım. Tabi ki gerçekleş-diil ama ama leş bir anı….Leş kargalarının bir anısı..

Sakince kalkar. Birden müzik ve ses içinine girer. Veya yerzüne. Güneş dalgalarıııı….


Isıtır içinii….

0507

Arjantinde bir otobuste gidiyorum
Uyandıgımda kendimi bir otobuste buluyorum…


Ağlıyorum. Kolumda bir telefon nurası buluyorum. . ıssız bir çöl…

ilerlemek

Ilerlemek. Nasıl bir durum- uyandım.

Üstümde bir hırka- dün gece kendiminkini kaybettim…

Ne kadar karışıkkk bir durum..

Ne oluyorr bu yaşamdaa- sıkılmış mı buluyyorsun kendini…


Tak etti canımaa… atalsam geçermiii . . . .. atalmalımıyımm


Hayır…

Ozaman koşmaya devam edelim…




Bir iki üç ve son. Bamm.. koşuyorum… kdsscodsodsouıdcojcsodds
Kdsöhjshıdsuhd
Dsjsldkpds
Djslşkdcjdcjğdcjdodchdjcshpadsıchpaıdfuzvofuıdvouvfoufvouıvfovfıfuıufdsadfıgvfıougvrıvuep9898ljkhv24pıopeıowhpıoewrhp3hy498vugouıgvıudsıdsıudsjasjilşacoopcckjcşkljewıopfe89yf896464797834tr ş: çiş ljklkdjkchjh futWDRstrdfAGHSXLJKADSHFKLŞSRJİKLASRİGOKPEGKÜOPRÜlşkilşkisrgkiakglşkjghdkjgkldjflşgjkşdlkgjşlkjgşlkj şlkjkgl r jgyurteytrtruewrtewuıryweıotyeopıoeqüğüğlviş,dvmlishkgfgqhjdfqhrvczuaslguıdaşgfdısşjsghıgujoıujgkadalşskrşlektrlklkrtrıyuıryuwoıewuyoeıjkfşlaksfşlkcşklsfödm.jcklşdkbjdsbjhdcbkl




birqa

soguk

evde
buzdolabı
kapak açık

üşüyorum..

galata tower

Burada durup düşünüyorum- düşünmeyi de bıraktım. Kulenin dibinde akşam yemeğimi yedim. Şimdi içkimi yudumluyorum. Gidecek bir yerim yok. Evimin anahtarı yok. Evim yok. Gidebileceğim bir yer biliyorsanız bana söyleyin. . ben henüz bulamadım. Aslında bir yere gitmeye de niyetim yok. Sadece karşımda duran güzelliği izlemek istiyorum. O düz ve uzun saçlarını. Ne kadar değiştiğini hayal bile edemiyorum. Şuandan geçmişine bakınca. Geçen günde karşımda duruyordu. İzlediğimi biliyordu. Yada ben yanlışlıkla karşına oturmuştum. Ona baktığımı oda biliyor. Saçlarının dökülmüş, yandan masaya uzanıyor. Onu izliyorum. Güzelliğine bakıyorum. Bende oluşturduğu çağrışımlarına bakıyorum. Çiçek kız diyorum ona. Saçlarında bir papatya eksik. Belki ben takmalıyım, o zaman daha keyifli izleyeceğim. Her şey yerine oturmuş olacak. Beni aramış geçenlerde. Ne garip. Ben uzun uykularımdayken. Belki rüyamda onu görürken. Alsında sanmıyorum. Ben o ince elbiseli kızı düşünüyorum. Dün ondan bahsettim arkadaşıma. Aramızda geçenleri anlattım. Yaptıklarının ne kadar komik olduğunu düşündürdü bana. Daha önce o olayları yaşayan ben anlatırken çok daha farklıydı. Ne kadarda acı çekmişim . şimdi gülüyorum yaşadıklarıma. Bir konuşma geçsin artık aramızda-


O:Benimle dost olmaya mı çalışıyorsun? Biliyorsun eski sevgililerden dost olmaz
Ben: Ben seninle dost olamaya çalışmıyorum
İçimdeki ses: ne zaman eski sevgili olduk ya da ayrıldık.


Bu replikler dudaklarımda arkadaşıma anlatıyorum. Onu teselli etmeye çalışırken. O İse ağlıyor. Göz yaşarlına dayanamıyorum. Bu dünyada en çok güvendiği kişinin ben olduğunu söylediği zaman. Mutlu olması için örnekler veriyorum. Biraz güldürmek için geçmişteki ağlamaklı halimi anlatıyorum. O gülümsüyor. Göz yaşlarını siliyor. Ben mutlu olurken. Yada Yürürken. İçki almaya giderken.


Eve geliyorum sevgilimi yatağımda bulmayı bekliyorum. En son orda bırakmıştım. Heyecanla merdivenleri çıkıyorum kapıyı kapatmadan odama dalıyorum ve yatağı boş görüyorum ve uyurken bıraktığım notu. Bir papatya var notta. Senin için yazıyor. Üzülüyorum. Papatyayı almadan gitmiş yada saçına takmadan. Ben yatağa giriyorum. Soyunuyorum. Çıplağım biraz önce burada yatan kızı düşünüyorum. Belki kokusunu hissederim diye yatağa sarılıyorum. Bir not görüyorum bilgisayarımda. Bu kardeşim. şuan onunla aynı duyguları yaşıyoruz. Yada yaşadığımı düşünüyorum. Ona merhaba diyorum. Beni aramak istediğini ama aramadığını yazıyor. Biraz üzülüyorum. onu anlamayacağımdan korktuğunu söylüyor. O zaman farklı duygular içinde olduğumuzu anlıyorum. Bir ipten bahsediyor. Onu çekmekten. Ve acı duyduğundan. Ona haklı olduğunu söylüyorum. Söyleyecek hiçbir şeyim yok. Öğrenecek, kendi yollarından geçerek. Ona el salıyorum. Birden çok uzaklardan dünyanın öbür undan bir kız bana telefonda olduğunu ve arkadaşının kavga ettiğini söylüyor. Dünyanın en büyük alış veriş merkezin olduğu yerden ve özel hissettiğini sırf bu yüzden. Onunla oyun oynamak istiyorum. Yine başaramıyoruz. Küçüklüğümde oynadığım ve rekorlara girdiğim oyunda kıçımı tekmeliyeceğini söylüyor ve gülüyoruz. Tekrar görüşmek üzere ayrılıyoruz. Ve ben uykuya dalıyorum.

Sabah bir kapı sesiyle uyanıyorum. Ev arkadaşım işten gelmiş. Gülümsüyorum. İçki yüzünden bişey içemiyorum yada yiyemiyorum. Bana kahve yapıyor. Ve şuan üzerimde bir mont var- her zaman istediğim. Farklı duygular içerisindeyim. Belki ilkokul çocuğu gibi hissediyorum kendimi. Ailesi fakir ve abisinin- yada komşunun okula gitmek için giydiği montmuş gibi iş yerinde böyle dolaşıyorum. Bu duygu bende sakinliğe neden oluyor. Başaracağım. Başarmak istiyorum. Sözlük falımda çıkanın terinse. Falda bir yangın olduğunu söylüyor. öyle bir sayfa seçiyorum ki. Bütün olumsuzlukları içinde barındırıyor ve arkadaşım bu bütün olumsuzlukları yorumlayarak bana sayıyor. Ve ben bu sakinlik içinde anlattıklarını düşünüyorum ve kendime başaracağımı söyluyorum. Koridorda ilerliyorum. Kendimle konuşuyorum. İnsanların konuşmalarımı duyması umrumda değil. Yürüyorum. Montumun cebine ellerimi sokuyorum. Her şey cebimde. İşleri tamamlıyorum. Ne kadarda işim varmış. Özellikle özel olanlar-kişisel. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ne istiyorsam onu yapmaya karar veriyorum. Mutlu oluyorum. Bir kız odadan ayrılıyor. Ağladığını görüyorum. Ve her şeyi bırakıp peşinden koşuyorum. Onu durduruyorum. Rahatlamasını söylüyorum. O anlatıyor ve ben dinliyorum. Gülümsemesi için durumu anlatıyorum. Şuanda yapacağı bir şey yok – aslında öyle- ona yalan söylemiyorum. Beklemesini ve sakin olmasını söylüyorum. Ve sakinleşiyor. Ve koşarak masama gidiyorum - gün sonu ve çıkış zamanı. Çıkış zamanı bir arkadaşım yanıma geliyor ve dönen dolapları anlatıyor. Gülümsüyorum bunun içinde yer almayacağımı söylüyorum. Teşekkür ediyorum.


İ am happy dreamer.

İ am happy dreamer

İ am happy dreamer

İ am happy dreamer
İ am living in love can change the world.


Şuanda kolyeyi takıyorum. Papatyaya hediye ettiğim sevgilime. Ona vermek istiyorum tüm hediyeleri bana beklemediğim bir doğum günü hediyesi veriyor. Onu dinliyoruz dayanamıyor. Doğu günümde vermediği yada beni aramadığı için daha da çıldırıyor. O yanımda uyuyor. Bir battaniye hayalini gerçekleştiriyorum. Ve onu kandırıyorum. Batteniye ye sarsılmasını söylüyorum.


Çok eskiden bir sevgilimi kandırdığım gibi. An şu an. Ayrılıyoruz. Ona çiçek götürüyorum. Her şey mahvolmuş bir halde nasıl toparlayacağımı bilmeden. Tüm planım onu sevdiğimi söylemek. Kabul etmiyor. Onu sevdiğimi. Ağlıyoruz. Ağlamaklı bir halde – hayatımda dolaşıyorum. Ona bakıyorum. Yada ağlayarak kaçıncı çıkışım olacak. Bunu hayatımın sonunda göreceğiz.

Kapıda sarılıyoruz. İkimizde ağlıyoruz. Ve ben ağlıyorum. Dayanılacak bir şey değil. Dayanmak umrumda değil. Kayıyor yaşamım elimden avuçlarımdan o kayıyor. Her adımda- her yer değiştirmede acı çekiyoruz. Beni istemeyen o olmasına rağmen oda ağlıyor. Ona su getirmesini soyluyorum. Kapıda bekliyorum . o mutfağa gidiyor. ve ben koşarak merdivenlerden aşağı iniyorum. O kapıdayken sesini duyuyorum. Mahir dediğini ve bende o sırada kapının kapanışını duyuyorum. Ve aynı şekilde onu kandırıyorum. Ona dokunacağımı söylüyorum batteniyenin altından. O ise masumca battaniyeye gerek olmadığını söylüyor ona dokunmam için. Mutlu oluyorum. Ama örtmedikçe dokunmayacağımı söylüyorum. Ve doğum günü hediyemizi dinlerken mutlu bir şekilde yanımda oturuyorum. O uyuyor. İçimde inanılmaz bir huzur. Ve bir şey yapmaya ihtiyaç duymuyorum.


Huzur her tarafımı sarmış durumda. Onunlayım. Ve istediğim bu. Kaçıncı gidişim yada terk edişim onu. O bilmiyor ama ben sayıyorum. Onu seviyorum. Sevdiğimi onu sarılmamdan anlıyorum 3 haftadır onunla görüşmüyoruz. Ona sarılıyorum. İlk karşılaşmamızı. Ve bırakmıyoruz birbirimizi. Biraz başa dönersek genelde şu komik düşünce beynimin bir yerinde belirir. Ne zaman bitecek bu sarılma. Kim bitirecek. Genelde bunu düşünür ve karşı tarafın bitirmesini beklerim sarılmayı ama bu sefer bu olmuyor. sarılıyorum. Sarılıyorum. Kokusunu hissediyorum ve tenini… bırakmaya niyetim yok. Onun ise hiç yok. Bir zamanlama sorunu çekmiyorum ve ayrılıyoruz. Onu öpüyorum. Oda beni. Burnum ona değiyor. Oda burnunu bana değdiriyor. Ben ona sarılırken. Onu ne kadar özlediğimi ve sevdiğimi anlıyorum. Bir bebek gibi kollarımda ve kendini bana teslim etmiş. Ve bende ona teslim oluyorum.


Kokusunu düşünüyorum. Kokusunu seviyorum tıpkı bebek gibi. Burnunu da aynı şekilde.

ahh*1

. .. sonunda oldu . . teşekkür ederim. ..

tanımsız

Olduğum yerde çakıldım. Bir ileri bir geri, bir mutlu bir acıklı- halime bir acıyorum bir mutlu oluyorum. Zamanında bir çocuk tanıyordum adı halim olan. Konun onla ilgisi yok. O devamlı gülerdi. Sanrım bu savunma mekanizmam. Çok mutlu olurken - çok heyecanlanırken birden kendimi durdurmak. Hüzünlü bir hal almak. O zaman bu heyecanı bastırabiliyorum. O zaman bu heyecanın beni yıkmasını engellemiş oluyorum. Çok çok eskiden gelen yada kalan bir alışkanlık. Çok çok uzun zamandır böyle hissetmemiştim. Bir şarkıyla mutlu oluyorum. Bir şarkıyla umut doluyorum. Bir şiirle dalıyorum düşüncelere- sonsuzluk içinde seni uyutacağım diyen mısralarına. Uyumayı beklerken –onu beklerken geçirdiğimiz zamanlara. Şimdi karşımda duruyor.
Umarım karşımda duruyordur. Güneş gözlerimi kamaştırıyor. Bir güneş gibi içime giriyor.

Son zamanlarda aldığım cevapları düşününce. Ağlamak geliyor içimden, gülen cevaplara- bir sıcaklık hissediyorum bu cevaplarda bazıları uzun bazıları daha da uzun –kısa cevaplara..

Üzülmüyormuyormuyum. Olanlara- birileri beni dövmemek istediğini söylerken- birileri de ona yardım edeceğini açıklarken. Üzülmüyor muyum. Acaba ne olur diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Karşılık vermezsem daha ne kadar vurabileceklerini düşünüyorum. Güçsüzlük mü? yıllar öncesinde buna benzer bir durum yaşıyorum. Çocuk beni döveceğini söylüyor- ona istediği kadar vurabileceğini ve karşılık vermeyeceğimi söylüyorum kalbimin acısından daha fazla olmayacağını söylüyorum. Bir yumruk ne kadar acıtabilir ki- ağzımın dağılması yada kanaması neyi ifade ederken . sadece bedenime bir ifade olarak kayıtlara geçmesini istiyorum- ya ben ya ben ne olacağım. Yere yıkılırken ben yıkılmış olmayacağım. Yada karnıma bir tekme yerken. olanları ve onları dışardan izliyor olacağım.

Sanırım şarkımı dinleyip uyumanın zamanı geldi. Gecemi mutlu yapıyor. Bir şeylere takılıyorum. Bir şeylere takılı halde yatağımda dönüyorum. Işık- senin ışığın yok şimdi. Gözlerimi kapıyorum yastığı kafama geçiriyorum. yastıkların sayısı 4e çıktı- belki beş. Artık yastıkların altında kaybolarak uyumaya başlıcam. Bir denize dalmak gibi. Ve sessizlik.

rüya

devam ediyorum yoluma, bir mola vermeyi düşünürken - daha hızlı gitmeye başlıyorum.

heycan ve stres bir arada- zamanım tükeniyor. hiç bişi yapmayacak kadar heycanlıyım.


sakin görünüyorum oysa -o kadar sakin ki ruhani bir halim olduğu düşünülebilinir.kafam çok karışık. çok üstelik. telefonda mutlu bir ses duyuyorum. sanırım rüyamdan gelen bir ses. aynı şeyleri ben yaşıyorum...