Ivan ılyiç’in ölümü

bir gece kalem arayarak uyandıgım, kafamdaki düşünceleri yazmak isteyip ( gece vakti otobüste herkes uyurken ) kalem bulamayıp sabaha kadar beklediğim bir kitaptan bahsediyorum (hatta kitabı bitirmediğim halde - kitap tam karşımdayken okumadığım, nefret ettiğim bir zamandı; sabaha kadar kapağını açmadığım bir kitaptan bahsediyorum )
başlarda bir günde bitirebileceğimi düşündüğüm kitabı günlere yaymaya karar verdim, başta kendimi durdurmuştum - herşey o kadar iyi gidiyordu ki; tasvirler, anlatılar ve merak, ve dehsete düştüm-korktum, çok korktum. bir ara keşke okumasaydım dedim kendime, keşke bilmeseydim anlatılanları. kendimle çok konuştum; devam etmeli miyim yada birakmalı mıyım diye. öğrenmek her zaman iyidir düşüncesiyle okumaya devam ettim ama okumuyordum, zorlanıyordum. dehset ve korku cabası. yasamını boşa harcadığını düşündüğü 17 yılın ardından sorduğu bu soru beni de korkutmuştu. - tatildeyken okunmaması gereken bir kitap - hatta diger kitaplarıda yanima almistim ama hiç birini okumadım. bu soruyla herşeyi anlamlandırmaya çalışıyordum. ne yaptığımı sordum kendime, ne olacağını - anlamını, bunların cevabını bulamadıkça çıldırıyordum. yaptığım şeyler ( gündelik şeyler de anlamını yitirmişti) ileriye gidip gelmişken, bu soruları ivan yatağa düşmeden, merdivenden düştükten sonra sormuştum. ara verdim okumaya, tekrar okumaya başladım ama sıkılıyordum. tolstoyun dramatize etmesi iyice canımı sıkıyordu. birkaç nokta daha yakaladım okudukça, sonlara doğru sevmiştim ve ivana gülümsüyordum, kabullenmiş olmasına, tolstoyun tanrıya bağlamasına uyuz oluyordum – yüksek bir yerden geliyormuşcasına ivanin aklina soktuğu düşünceleri benim aklima sokamadı - hatta le dramatizasyon deniyor sanırım adına ( bayilmak uzareyken, ivanin olumuyle bende mutlu olmuştum) ben bunalıma girmişken – buna da le abartma deniyor- ölümüyle rahatlamıstım - cok sevinmistim o korkunun gitmesine, o derinlige ulaşmasına ivanin. şimdi bakıyorum da cok sevmişim kitabi ama daha fazlasını kaldıramıcam gibi, ( şimdilik ) tolstoyun okuduğum ilk ve son kitabi olarak kalacağını düşünüyorum.
teşekkürler kitap için.
sevgiler,
mahir

not:> önsözü ne kadar beğendiysem son sözden o kadar nefret ettim. (son sözü bitiremedim bile) kendini kalıba sokup - iddalarıyla sanki baskaları belirli kalıptaymış da dışardan bakıyormlarmış gibi göstermeye çalışan aptallar sürüsü; yazarda yazarın örnek gösterdigi yazarlar da. küçük bir alıntıyla notumu bitiriyorum: ``gerçeklik duygunuz yoksa iyi bir roman yazamayacağınızı söylemeye gerek yok.`` sacmalik !! :)

0 Yorum: